• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 4 °C
  • Antalya 11 °C

28 Şubat da Tarihe Not Düşmek

Kâmil Yüceoral

Bu gün 28 Şubat 2023 yani 28 şubat sürecini başlattığı söylenen MGK kararlarının alındığı tarihin 26 ncı yıl dönümü.

Bu tarih her ne kadar "Turizm konumuzla" direk alakalı gibi gözükmese de,, bugün yaşadığımız gerçekler ve ortamımızın hazırlığı niteliğindeki bir tarihi olay olarak yazıldı.

Ben Turizm Müsteşarlığından ayrıldıktan sonra Başbakanlık Baş Müşaviri oldum ve Sayın Demirel, Çiller, Erbakan, Yılmaz ve Ecevit e danışmanlık yaptım vede o süreçlerde emrime verilen geniş kadro ve yetkilerle aktif biçimde değişik konularda sorumlu görevler yüklendim.

28 Şubat süreci diye tanımlanan zaman diliminde de Sayın Erbakan ın Başbakan olduğu REFAH-YOL hükümetinde, "Havuz Projesi" ve Ekonomik Kaynak Paketleri" adında iki büyük projenin yaratıcısı ve yöneticisi idim. Ayrıca Atatürkçü ve asker kökenli olduğumu bile bile bana bu görevi veren Başbakanım  ile güven esasına dayanan çok yakın bir çalışma ortamındaydım.

REFAH-YOL olarak anılan 54 ncü TC Hükümeti, görev süresi için de yer alan, 28 Şubat 1997 MGK kararları malum;  Anayasal laik düzene rağmen radikal dinci hareketlere karşı alınması gereken tedbirlere ilişkindi vede gecikmeli de olsa bu kararı sayın Erbakan da 5 Mart 1997 tarihinde  imzaladı. Fakat sorunlar bu noktada bitmedi. Bazı büyük sermayenin ve Fetullah Gülen in denetimindeki medya, sürekli olarak ve çok ağır dille hükümeti eleştiriyor istifaya davet ediyorlardı. Bu rahatsızlığa gerekçe olarak da, TSK nin tedirginliği ve muhtemel darbe yapma ihtimali gösteriliyor, iktidarın bundan sorumlu olacağı ifade ediliyordu.

28-subat.jpgİşte tam bu noktada Sayın Erbakan, benim asker kökenim ve o an ordu içindeki komutanlara olan yakınlığım nedeni ile benden konuya açıklık getirmemi istedi. Daha önce DzKK Plan Prensipler başkanı iken emrinde çalıştığım ve o an Dz.K.K olan Oramiral Güven Erkaya yı defalarca ziyaret ettim ve onun kanaatlerini Sayın Başbakana ilettim. Sayın Erbakan söylediklerimi en az üç kez tekrar ettirir, arada bir çelişki var mı, intikal hataları mevcut mu, diye kontrol ederdi. Güven Erkaya paşanın tek bir sözünde bile darbe hazırlığı yada benzeri bir tehdidi ima eden en ufak bir detay yoktu.

 

Bir diğer çok önemli teyid olarak da; yine hürmet ettiğim ve değer verdiğim ağabeyim ve o anki Genel Kurmay İstihbarat Daire Başkanı olan Tuğ Amiral  Gülemre Aybars dan yardım talep ettim. O da muhtemelen amirlerinin vede özellikle de Genel Kurmay Başkanımız Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın özel müsaadelerini alarak, her hafta sayın Başbakanımızı makamında ziyaret ediyor ve adeta bir birifing tarzında, ordumuzun son durumunu, herhangi bir darbe hazırlığı yada belirtisi olmadığını, kendisine arz ediyordu. Sayın Başbakanda muhtemelen bu iki özel görüşmeden haberleri olmayan milletvekilleri ve koalisyonu ortağının korkularına rağmen, hiçbir şeyden çekinmeden görevine devam ediyordu.

REFAH- YOL hükümeti süresince alınan ekonomik kararların kimlerin gerçek yararına ve kimlerinde zararına olduğu hiç bir zaman objektif olarak araştırılmadı vede bu kararlardan olumsuz etkilenmiş olabilecek bazı sermaye çevrelerinin, medya üzerindeki etki ve yetkileri ile ortaya atılan abartılmış iddia ve haberlerle sürec,, kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirildi. Alınan ekonomik kararlarla sürekli alay edildi, halkın yararına kendi zararlarına sonuçlanan hiç bir detaya yer verilmedi. Bunu yaparken de, rahatsız tarafın TSK olduğu vurgusu ile kendi gerçek amaçlarının üstü örtülerek, ilerideki muhtemel bir sorumluluktan kaçılıyordu.

Sayın Erbakan ise bu abartılan durumların orduyu darbe teşebbüsüne süreklemeyeceğini gayet iyi biliyordu. Bütün bunlara rağmen korkutulan bazı DYP milletvekilleri vede bir bakan istifa edince, partisinin eridiğini gören Sayın Başbakan yardımcısı Tansu Çiller ve arkadaşları Çankaya köşküne çıkarak hükümet den ayrılacaklarını bildirdiler. Bunun üzerine de Sayın Erbakan başka bir çaresi kalmayınca, 19 Haziran 1997 tarihinde Başbakanlık görevinden istifa etti. Sonrası da malum biçimde gerçekleşti.

YANİ, BENİM İZLEYEBİLDİĞİM KADARI İLE:

1. Sayın Erbakan hiç bir zaman TSK nin onun şahsına ve hükümetine karşı bir darbe hazırlığı içinde olduğuna inanmadı.

2. 28 Şubat kararları REFAH-YOL hükümetinin istifasına neden olmadı fakat özellikle nedenmiş gibi gösterildi.

3. Hükümetin devlet ve millet adına aldığı yararlı ekonomik kararların, kendi çıkarlarına dokunduğunu düşünenler, medya yoluyla hükümete karşı tavır aldılar

4. Sayın Erbakan 28 Şubat kararlarından hiç bir zaman etkilenmeden ve tam 111 gün sonra, koalisyon ortağının ayrılma tehdidi nedeniyle istifa etti.

Bunlar benim Başbakanlıktaki görevim nedeniyle çok yakın şahidi olduğum ve tarihe düşmek istediğim notlar. Ben bu notların benzerlerini sonraki yargı sürecinde bir müdafaa avukatı ile yaptığım görüşmede vede bazı güvendiğim basın mensupları ile paylaştım fakat hiç birisi bu görüşlerimi gereken saygı ve detayla değerlendirmediler yayınlamadılar. .Çok güvendiğim bir basın mensubu olan arkadaşım "tabi ki yayınlamayız çünkü o zaman o söylediğin sermayenin etkisi altındaki medyanın içindeydik vede olan biteni REFAH-YOL hükümetine karşı malzeme olarak kullanıyorduk "dedi.

BANA GÖRE 28 ŞUBAT NE POST MODERN NEDE MOST MODERN BİR DARBE OLMAYIP, ÖYLE GÖSTERİLEN VE HÜKÜMETİN BAZI SERMAYEYİ RAHATSIZ EDEN KARARLARINA KARŞI TEPKİDİR,.

TSK NIN ANAYASAL LAİKLİK KARŞITI BAZI MEVCUT TAVIRLARA KARŞI GÖSTERDİĞİ TEPKİLER İSE BU GERÇEK EKONOMİK NEDENİN KALKANI OLARAK KULLANILMIŞTIR.

İLERİDE BU KONUYU VE DÖNÜM NOKTASINI DOĞRU ANALİZ EDECEK TÜM TARİH,, EKONOMİ, TURİZM, SİYASET VE DİĞER BİLİMCİLERİN, BİLGİSİNE SUNULUR... .

Bu yazı toplam 7307 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.